Beyazıt Meydanı
Beyazıt Meydanı, İstanbul'un tarihi yarımadasının merkezi konumunda bulunan en eski yerleşim yerlerinden biridir. Aynı zamanda, Bizans döneminde de büyük bir öneme sahiptir. Bu noktanın, Theodosius Forumu'nun yer aldığı tahmin edilmektedir. İstanbul'un kalbinde yer alan Beyazıt Meydanı, tarihi zenginlikleri ve kültürel mirasıyla öne çıkan bir bölgedir. Theodosius Forumu, antik dönemdeki önemli ticaret ve sosyal etkileşim merkezlerinden biri olarak bilinir. Meydanın tarihi atmosferi, çevresindeki tarihi yapılar ve geçmişin izlerini taşıyan detaylar, ziyaretçilere İstanbul'un köklü geçmişi hakkında önemli bilgiler sunar. Beyazıt Meydanı, hem tarih tutkunları hem de şehrin güzelliklerini keşfetmek isteyenler için benzersiz bir deneyim sunan önemli bir noktadır.
Osmanlı Dönemi’nde Beyazıt Meydanı
Theodosius Forumu’nun kuzey kısmında İstanbul’un Fethi’nin gerçekleşmesinden sonraki zaman diliminde bir saray inşaatı gerçekleştirildi. Bu sarayın tamamlanması 1458 yılını buldu. Sonrasında da bu sarayın Topkapı Sarayı’nın yapılmasından sonraki süre zarfında Eski Saray olarak bilindiği de öne çıkan bir detaydır.
1506 ile 1512 yılları arasında İkinci Bayezid bu meydana bir külliye inşa ettirdi. Eski Saray’ın güney kısmında yer alan bu külliye ile Eski Saray arasında kalan kısma Beyazıt Meydanı denilmeye başlandı. 1585 yılında verilen bir emir doğrultusunda İstanbul Kadısı kontrolünde Atmeydanı’nın ayda bir kez Beyazıt Meydanı’nın ise ayda iki kez temizlenmesi gerektiği emredilmiştir. Aynı zamanda da bu emirle beraber en sık ziyaret edilen alanlardan bir tanesi olduğu da görülebilmektedir.
Hanedan düğünleri genel olarak Eski Saray içerisinde yapılmaktaydı. Bu düğünler esnasında süslü yapay ağaçlar Beyazıt Meydanı’nda halka açık halde yer alırdı.
Beyazıt Meydanı içerisinde müzisyenler, falcılar, hokkabazlar ve hayvan oynatanlar gösteri yaparlardır. Aynı zamanda da bu meydan hakkındaki bilgiler ve tasvirler de 1577 yılında Stephan Geriach’ın söylemlerinde yer almaktadır.
Beyazıt Külliyesi
Beyazıt Meydanı’nda yer alan Beyazıt Külliyesi döneminin en fazla dikkat çeken eserleri arasındadır. Bu külliyenin içerisinde cami, imarethane ve medrese bulunmaktadır. öte yandan sonradan hamam da bu külliye içerisine dahil edilmiştir. Fatih Cami’nin deprem sonrasında yıkılmasından ötürü bölgede yer alan Beyazıt Cami’si en eski cami olma özelliğini taşımaya başlamıştır.
Beyazıt Camisi’nin iki taraftan yarım kubbeleri bulunmakta ve bu kubbeler merkez kubbeyi desteklemektedir. Bundan ötürü de mimari açıdan Ayasofya ile benzerlik göstermektedir.
Bu külliye Kapalıçarşı’ya da son derecede açıktır. Bu yüzden Beyazıt Cami’nin oldukça fazla sayıda geleni olmaktadır. Burada var olan çifte hamam da oldukça geniş bir yapıya sahiptir. Kubbesinin büyüklüğü camiye oranla daha da fazla olarak tabir edilmektedir.